7 Mart 2011 Pazartesi

… MOTİVASYONUNU KORU … … ÇALIŞMAKTAN KOPMA …

“Damlayan su taşı deler. Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir.
Latin özdeyişi
“Dört şey geri alınamaz: Atılan ok, söylenen söz, kaçırılan fırsat,  geçen zaman.                                                                  
Hz. ALİ
 
Motivasyon başarı için vazgeçilmez bir araçtır. Ve hazırlık sürecinin başlangıcında her aday büyük bir motivasyonla çalışmaya başlar. İdeal olan, bütün bir yıl boyunca aynı motivasyon düzeyini koruyabilmek, hatta motivasyonunuzun giderek artmasıdır. Yani motivasyon düzeyinizin yükselen bir eğri çizmesidir.
Ama…
Ama genellikle dersler başladıktan belli bir süre sonra motivasyonunuzun düştüğünü görürsünüz. 
Bocalamalar başlar….
Örneğin hangi derse hangi dokümandan, hangi gün ve saatte çalışacağınızı bilemezsiniz.
Örneğin derslerinize çalıştığınız halde, anne-babanız sizi çalışmamakla veya yeterince çalışmamakla suçlar.
Örneğin evde bir türlü konsantre olamadığınızı fark edersiniz.
Örneğin, çok (!) çalıştığınız halde şu ya da bu konuyu bir türlü yapamadığınızı görürsünüz.
Örneğin, sınavda istediğiniz gibi bir puan alamadığınızı görürsünüz. …
Problemler saymakla bitmez. Ve herhangi bir sebeple çalışma isteğinizin kalmadığını, motivasyonunuzun düştüğünü görürsünüz.
Sonra…
Bir toparlanma dönemi gelir.
·       Ya bir öğretmeninizin bir sözüyle,
·       Ya bir sınavda aldığınız yüksek bir puanla,
·       Ya aslında konuların o kadar da zor olmadığını görerek,
·       Ya anne- babanızın sizi anladığını gördüğünüz için,
·       Ya da… bir başka olayla.
Tekrar toparlanma ve ardından yine bir düşme…
Ve ÖSS öncesi son haftalar…
Ve bakarsınız ÖSS’ye sadece bir-iki ay kalmıştır. Yeni bir gayret, yeniden bir derslere sarılma, öğretmenlerinin peşini bırakmama, yani yüksek bir motivasyon. Ama “Keşke biraz daha zamanım olsaydı.” düşüncesi, boşa geçirilmiş zamanlarla ilgili bir pişmanlık…
Bu tabloya şöyle bir genel olarak bakacak olursak ortaya inişli - çıkışlı bir motivasyon eğrisi çıkar. ÖSS’ye hazırlanırken bir çok öğrencinin aşağıdaki gibi bir motivasyon durumu yaşadığı bir gerçektir ve bu kontrolsüz bir durumdur.
Dolayısıyla önümüzde ciddi bir iş var: Ne olursa olsun inancını yitirmemek ve çalışmaktan kopmamak.  (Yazının başındaki Latin özdeyişini bir kere daha hatırlayın!)
Bunun için:
·      Rehber öğretmenlerinizden yardım alacaksınız,
·      Zamanınızı daha iyi değerlendirebilmek için haftalık ve aylık planlar yapacaksınız,
·      Hepsi aynı zamanda iyi bir motivasyoncu olan öğretmenlerinizle görüşeceksiniz;
·      Anne – babalarınızın bazı sözlerini duymazlıktan gelecek, onların da aslında sizin için (çoğu zaman yersiz olsa da) kaygılanmaktan başka suçlarının olmadığını bileceksiniz;
 Geçen zamana “keşke” dememek için, sizi çalışmayı asla ve her ne olursa olsun, hiç, ama hiçbir bahaneyle bırakmamaya davet ediyoruz.

6 Mart 2011 Pazar

ÖSS ye Bir Ay Kala Son Çalışmalar

Bilge bir adam derki;
Kendimi umutsuz, enerjisi tükenmiş, karamsar ve üzüntülü hissettiğimde bir taş ustası var, onu seyretmeye giderim.
Taş ustasının karşısına geçerim ve onun nasıl büyük bir azim ve kararlılıkla taşa vuruşunu izlerim.
Taş ustası taşa vurur vurur ve taşta hiçbir değişiklik olmaz.
Taş ustası taşa vurmaya devam eder.
Ben "Şimdi vazgeçer vurmaktan" diye düşünürüm, ama taş ustası taşa vurmaya devam eder.
Ve yine taşta hiçbir değişiklik olmaz.

Ben yine "Şimdi vazgeçer vurmaktan" diye düşünürüm, ama taş ustası taşa vurmaya devam eder.
Ve yine taşta hiçbir değişiklik olmaz.
Taş ustası taşa tam 100 defa vurur.
Ve yine taşta bir değişiklik olmaz...
Ta ki taşa taş ustası 101. defa vurur
Ve taş tam ortadan ikiye ayrılır.
 
Sınavlara hazırlanırken son bir ayın çok kritik bir önemi vardır. Son bir ay sizin sınavı kazanıp kazanmayacağınızı belirleyen önemli bir süreçtir. Yani sizin 101. vuruşunuzdur. Bu nedenle bu zamana kadarki çalışmanız ve denemeleriniz nasıl olursa olsun son vuruşunuz harika olsun.
Son bir ayı tamamen hızlı genel tekrara ve çok sayıda soru ve denemeye  ayırmalısınız. Bu dönem artık yeni konu öğrenme dönemi değildir, bildiğimiz bilgileri tam bilme, netleştirme, kullanılabilir hale getirme dönemidir.Bu nedenle her gün bir deneme çözün.
Denemeleri, özellikle sınav saatine denk getirin ve sınav süresi kadar zaman ayırın.
Denemelerde yapamadığınız soruların çözümlerini mutlaka öğrenin veya konularını tekrar edin.
Deneme yapmaktaki amaç tam olarak “bildiğini neden yapamıyorsun” sorununa cevap aramaktır. Yani sınav performansınızı artırmaktır, sınavda ustalaşmaktır.
Bu dönemde mutlaka bol bol çıkmış soru çözün. Yapamadığınız soruların çözümlerini mutlaka öğrenin.
ÖSS ve OKS, bir maraton koşusudur ve farkı meydana getiren tur, en son turdur. Bu nedenle çalışma performansınızı son bir ayda en üst düzeye çıkartın.
Bu döneme kadar yapılan öğrenme, karmaşa aşaması içerisindedir. Yani, son bir aya kadar yaptığınız çalışmalar, zihninizde karmaşık bir düzen içerisinde bulunur. Bilgiler zihninizde adeta, yukarıdan, aşağıdan, sağdan sola uçuşur. Bilgiler tanıdık gelir, ama net olarak bilgiye ulaşmakta zorluk çekersiniz. Bu nedenle son bir aylık dönem bu karmaşık bilgileri netleştirme dönemidir. Daha farklı bir ifade ile bu dönem, bilgileri bilinçaltına atma dönemidir. Buna öğrenmede bilinçsiz yeterlilik dönemi denir.
Konuların genel resmini görebilmek, netleştirmek, daha oturmuş hale getirmek, bilgileri cilalamak bu dönemde gerçekleşir. Bu nedenle, bu süreye kadar bütün konuları bitirmiş ve soruları çözmüş olmalısınız yani noktayı koymuş olmanız gerekir. Bu süreye, çalışılmadık hiçbir konu bırakmamalısınız.
Bu dönemde, yeni konu öğrenmeye çalışırsanız panikleme sorunu ile karşılaşabilirsiniz. Çünkü, "Bu konuyu da çalışmalıyım, bu konuyu da öğrenmeliyim" diye konuların hücumuna uğrarsınız.
Son bir aylık dönemi, çok iyi değerlendirerek, denemelerde ve gerçek sınavda beklenin üzerinde artışlar sağlayan çok sayıda insanın mutluluğuna şahit oldum.
Son bir ayda yapılan bir günlük çalışmanın daha önce yapılan 10 günlük çalışmaya bedel olduğunu belirtmek isterim. Bu nedenle, son bir aydan önceki denemeleriniz düşük olsa da, kalan bu zamanda en üstün performansa çıkın ve son vuruşu iyi yapın, tam bir kamp düzenine girin.
Çalışma performansı ile ilgili önerimiz günde (okul veya dersane dahil) toplam 10 veya12 saattir. Öğleden önce 4, öğleden sonra 4, akşam 4 saat şeklinde çalışılabilir.
Örneğin, 8-12, 13-17, 19-23 saatleri rahatlıkla uygulanabilecek bir programdır.
Eğer dersanede ya da okulda 6 saat ders gördüyseniz üzerine 4-6 saat eklemelisiniz.
Tabii her 45 dakikada 15 dakika ara vermeyi unutmayın.
Gördüğünüz gibi önerdiğim program gayet uygulanabilir bir program. Hiç programımızda gece yarısı ya da sabah çok erken saatler ders çalışma yok. Çünkü bu dönemde hem enerjinizi hem de psikolojik  dengenizi korumalısınız.
Bu dönemde çalışmanızı engelleyen her şeye ara verin.
Televizyon dizilerine, facebook"a, chat yapmaya, arkadaş muhabbetlerine, telefon muhabbetlerine, bilgisayar oyunlarına ara verin.
Çünkü sınav sonucunda en çok bunları yaptığınıza sevinirsiniz ve “iyi ki yaptım” dersiniz.  Başarısız insanlar ise “hep keşke yapsaydım” derler.
Bu sınav sadece sizin sınavınız ve bu sınava sadece siz gireceksiniz. Sınavda size sizden başka kimse yardım etmeyecek.
Onun için motivasyon programlarımda hep televizyon dizilerine gönderme yaparak; “Sınavda size Polat Alemdar bir net bile yaptıramaz.” derim.
Başarısızlık ateşten gömlektir, sevgili doslarım.
Ve yarın şimdidir. Yarınımızı şimdiden yaparız.
Şimdi yaptıklarınız yarın alacaklarınız belirler.
Sonuçta sınavdan sonra kendi kendinize şöyle düşünürsünüz:
Evet uykusuz kaldım, gecemi gündüzüme kattım çalıştım, en yakın, en çok sevdiğim arkadaşlarımdan ayrı kaldım. Çok büyük zorluklar, çok büyük engeller aştım, çalıştım. Çok yoğun stresler yaşadım, hayattan tamamen koptum, çalıştım. Televizyondan, bilgisayardan her şeyden koptum, çalıştım....
Ve bunların hepsine değdi. Bunların hepsine değdi. İyi ki yaptım.
Bütün bunları düşünür, söyler ve hissedersiniz ve sevdiklerinizle başarınızı paylaştıkça kendinizi daha fazla değerli, başarılı, mutlu hissetmeye başlarsınız.
Bu sizin başarınız olacak. Bu uyumadığınız gecelerin, yapamadığınız tatillerin, bayramların, muhabbetlerin, gezemediğiniz zamanların, seyredemediğiniz dizilerin, maçların, eğlenemediğiniz saatlerin karşılığı olacak.
Kesinlikle ve asla ertelemeyin ve vazgeçmeyin.
Umudunuzu koruyun ve sadece yapabileceklerinize odaklanın. Sadece yapacağınız çalışmaya odaklanın. Sizin üzerinize düşen görev, elinizden gelinin en iyisini yapmaktır. Elinizden gelinin en iyisini yapın ve gerisini boş verin...
Son bir haftanızı özellikle yakın hafıza-ezber bilgiler içeren derslere ayırın. Bu derslerden iyi net çıkarmanın püf noktası, son bir haftada bu derslere bir defa daha çalışmaktır. Bu dersleri yakın hafızanıza yüklersiniz ve sınavda da tıkır tıkır kullanırsınız. Bu size önemli bir fark kazandıracaktır.
Muhammet Ali"nin bir sözü ile noktalıyorum:
Antrenmanlarım çok yoğun ve yorucu geçer. Buna rağmen hep rakiplerimden daha fazla antrenman yaparım. Zaman zaman içimden bir ses :"Tamam yeter artık vazgeç" der. Ama “Asla vazgeçme, devam et ve şimdi sıkıntı çek hayatın boyunca bir şampiyon olarak yaşa” derim.

ÖSS Stratejilerine Devam

ÖSS HAZIRLIK SÜRECİ







Ortalama bir yıl kadar bir zamanı alan ÖSS hazırlık süreci aslında zorlu ve bir o kadar da stresli bir yoldur.Gerek çalışma temposu gerekse psikolojik özelliği ile ciddi ve bir o kadar da etkileyici bir süreç.



Öncelikle kazanmamız için nelere ihtiyacımızın olduğunu belirlememiz lazım.

Çalışılacak bir oda,
masa, sandalye, kitaplık,kırtasiye malzemeleri, konu çalışma kitapları, testler, deneme sınavı kitapçıkları,rahat kıyafetler, göz yormayan bir ışık, açık renk oda boyası,orta düzey oda ısısı,destekleyici bir aile, yeterli harçlık, yeterli beslenme,tekrar ve pratikler için ise destekleyici dershane veya etüt merkezi.( özel ders öğretmeni de olabilir).
sınavdan önce ortalama konular bittikten sonra en az haftada 2 deneme çözmek gerekir.
Yanlış çalışma şekilleri,
· yatarak veya uzanarak çalışmak,
· müzik veya televizyon izleyerek çalışmak,
· Her gün evin farklı bir yerinde çalışmak,
· Programsız çalışmak. Çalışmayı keyfiyete göre düzenlemek,
· Ezberleme temelli çalışmak,
· Tekrar ve soru çözümü yapmadan konuyu bitirmek,
· Aklında başka bir plan varken ,sorun varken derse oturup çalışmak(çalışmaya çalışmak).
· Yeterince dinlenmeden çalışmaya başlamak.
Sınav çalışması ;
Sınav süresini 180 dakika tutun, *Deneme sınavlarında yapamadığınız ya da yanlış yaptığınız soruların konularını tekrarlayın.
*ortak alan tercihi yapacaksanız kendinizi 210 dakikaya uyarlayın.
* Dengeli beslenin. * Uyku düzeninize dikkat edin.
* Yorucu olmayan fiziksel egzersizler yapın. * Sınavdan sonra yaşayacağınız olumsuzluklar üzüntüler veya sevinçleri zihninizde yaşamayın. Çünkü sevinmek veya üzülmek için elinizde henüz bir gerekçe yok. Üzüntüyü ve sevinci sınav sonrasına erteleyin.
* Başkaları ile sınavda göstereceğiniz performans hakkında tartışmaktan kaçının. Kendinizi başkalarıyla kıyaslamayın.
* Sınav öncesinde sınavla ilgili “;Şu kadar net yapmalıyım”;, “;Dakikada en az bir soru çözmeliyim”; gibi koşullar üretmeyin. Çünkü oluşturacağınız bu tür koşullar sınav sırasında tehdit edici faktör haline gelebilir. Kaygı yaratacak cümlelerden, koşullandırmalardan uzak durmalısınız.-Meli,malı cümleler zorlama durumu yaratacağından kaygılanmaya neden olacaktır. Bunun yerine “ çalışıp elimden geleni yapacağım” demek daha rahat ve güven verici olmaktadır.Sınavlarda mutlak olarak bi strateji geliştirmek gerekir.Bu nedenle hangi testten başlayacağınıza ve nasıl bir strateji izleyeceğinize karar verin.
* ÖSS’;de en çok soru gelen konulara yoğunlaşabilirsiniz.

  • SINAVDAN BİR GÜN ÖNCE * Çalışmayı bırakın. Sevdiğiniz kişilerle, sevdiğiniz faaliyetleri yapın. Sakin bir gün geçirin.
  • * Sınavda gerekli olan tüm belgeleri, araç-gereçleri hazırlayın. Unutmayacağınız bir yere koyun.

* Sınavdan bir gün önceyi moral depolamak amacıyla değerlendirin. Çünkü moral en iyi dinlenme aracıdır. Bunun için sevdiğiniz etkinliklerde ve ortamlarda bulunun.

* İyi uyumak için erkenden yatağa girmeyin. Bu durum uykuyu daha da kaçırabilir. Makul bir saatte yatın. Uyuyamıyorsanız sorun haline getirmeyin. Gevşeme tekniklerini kullanabilirsiniz.ÖSS ye çalışmanın aslında belli bir tarzı yok. Biz danışmanların sabit bir ders çalışma programı yoktur.Herkese aynı ders çalışma programı verilmez. Ders çalışma programı kişinin danışmanı ile birlikte kendine göre düzenlemesi daha doğru olur.Ama danışman sadece yönlendirir.

“Şu şekilde çalış veya çalışma gibi” öneriler öğrencinin tarzını ve karakterini bilmeyen biri tarafından söylenirse havada kalır.Ama genel olarak insanın algısal yapısı gereği bazı püf noktalar vardır.mesela rahat bir beden ve uygun ortamda çalışmak gibi.

Aslında çok çalışmak, kesin kazanmak değildir. İşte bu noktada biz danışmanlar koçluğunu aldığımız öğrencilere doğru yöntem ve doğru hedef için rehberlik yapıyoruz.
Başarısızlığın nedenleri sadece az çalışmak değildir. Eğer aynı yöntemleri defalarca kullanıyorsanız hep aynı sonucu almanız kaçınılmaz olacaktır.Bu nedenle bazen başarısızlık sadece çalışmamak değil, yanlış yöntem kullanmak değil, çok çalışmak veya programsız çalışmaktır.Devamlı,ara vermeden çalışmak bedeni çabuk yoracağından,çabuk sıkılmaya ve bırakmaya neden olacaktır.

sınavdan önce; *en geç 15 mayıs a kadar konu çalışmanın bitmesi,
*konu tekrarlarına başlanılması,
*Konular bittikten sonra,günde en az 400 soru çözülmeli,
*gezilere gidilebilir,
*sinemaya gidilebilir,
* hobiler ve hafif sporsal faaliyetler yapılabilir,
*arkadaşlarla beraber sosyal etkinlikler yapılabilir.
*dershanelerin denemelerine girmeli,.Gerek akademik gerekse sosyal-kültürel faaliyetleri sürdürerek hem bilgisel ve test tekniğimizi geliştiririz. Hem de vücudumuzdaki enerjiyi doğru şekilde kanalize ederiz.




Özellikle konu tekrarı unutkanlığın en büyük çözümüdür.Çünkü unutkanlık konun yeterince gündemde olmaması ve kontrol edilmemesinden kaynaklanır.Özellikle konuların özetlerinin çıkarılması , önemli yerlerinin altının çizilmesi, tekrar edildikten sonra konuyla ilgili soru çözülmesi de önleyici ve destekleyicidir.




SINAV GÜNÜ



  • * Kalktığınızda kaygı hissediyorsanız derin nefes alma egzersizleri uygulayabilirsiniz.
  • * Ilık bir duş alın.
  • * Sınav sabahı dengeli ve doyurucu bir kahvaltı yapmaya gayret edin. Sınavda enerjiye ihtiyaç duyacaksınız.
  • * Sınav saatini dikkate alarak biraz daha erken uyanın. Yola çıkmadan önce bir kez daha evraklarınızı kontrol edin ve üzerinize rahat edebileceğiniz kıyafetler giyin.
  • * Yanınıza bir veya yarım litre su alın.
  • * Kesinlikle yatıştırıcı almayın.
  • *1 saat önceden sınav yerinde olun.

· SINAV SALONUNDA 



  • * Sınav salonunda sıranızı öğrendikten sonra varsa tuvalet ihtiyacınızı giderin.
  • * Heyecanlandığınızı fark ettiğinizde paniğe kapılmayın. Hissettiğiniz heyecanın doğal olduğunu ve sınava giren her aday gibi bu heyecanı sizin de hissettiğinizi kendinize hatırlatın.
  • * Soru kitapçıkları dağıtıldığında kitapçık türüne dikkat edin ve kitapçık türünü cevap kâğıdındaki ilgili yere kodlayın.
  • * Dağıtılan cevap kartındaki basılı bilgilerin size ait olup olmadığını kontrol edin. Kodlanması ve yazılması gereken yerleri yazıp kodlayın.
  • * Soru kitapçığının kapağındaki adı, soyadı ve ÖSYM no bölümlerini doldurun. Sayfaları inceleyip eksik ya da hatalı sayfa olup olmadığına dikkat edin.
  • * “;Kendime güveniyorum, bu sınavı başaracağım”; deyip, güçlü olduğunuz bölümden yanıtlamaya başlayın. * bildiğiniz kısımdan başlayın.
  • *bilmediklerinizi veya boş bıraktıklarınızı yuvarlak içine alın.
  • * Bir soruyu yapamadığınızda diğer soruları okurken yapamadığınız soruyu zihninizden atmaya çalışın.
  • * Bir soru üzerinde gereksiz zaman harcamayın. Cevabından emin olmadığınız soruları boş bırakın. Hızla diğer sorulara geçin, çünkü ileride kolay sorular vardır. Ayrıca ÖSS’;de 4 yanlış 1 doğruyu, OKS’;de 3 yanlış 1 doğruyu götürmektedir.
  • * Cevaplama bitince son bir kontrol yapın.
  • * Başka adayların ne yaptığıyla ilgilenmeyin
  • *dikkatiniz dağıldığında kalemi bırakıp otuz saniye veya 1 dakika kadar dinlenin.
· Cevap Kağıdınızı ve kitapçığı teslim etmeden önce doldurulması gereken yerleri tekrar inceleyin

1 Mart 2011 Salı

Ne Kadar Soru Çözmeli?

NE KADAR ÇOK SORU ÇÖZERSEK!
İnsan hayatının önemli dönüm noktalarından biridir sınavlar. Nerede ve hangi şartlar altında nasıl bir eğitim alacağınıza bu sınavlardaki sonuçlar etki eder. Belki hangi meslek belki hangi lise veya hangi üniversite sorusunun cevabı bu sınavlarla belirginleşecektir. Bundan dolayı sınavlara hazırlanan öğrenciler bu sınavları ciddiye almalı ve çevresindeki bireyler de bu yöndeki telkinleri daha fazla önemsemelidirler. (Aşırı kaygı oluşturmamak kaydıyla)

Öncelikle dikkat edilmesi gereken noktaları sıralayacak olursak;1. Geçmiş yıllarda çıkmış olan soruları mutlaka elden geçirmeli soru tarzlarını kavramalı ve buradan hareketle eksik noktaları yakalamış olmalıdır.

2. Çokça soru çözerek soru çözme tarzımızı oluşturmuş olmalısınız. Soru çözerken kullandığınız kısa yollar veya formüller artık tam anlamıyla kavranmış olmalıdır.

3. Bazen doğru cevabı bulurken bazen de yanlışları eleyerek doğruya ulaşma tekniğini kullanmayı kavramış olmalısınız.

4. Konulara göre soru dağılımları hakkında bilgiler oturaklaşmış olmalı, fazla soru çıktığı bilinen konularak mutlaka daha ağırlık verilmeli. Bunun yanı sırada az soru çıkmış buna çalışmayayım mantığının çokta sağlıklı olmadığı bilinmelidir.

5. Test çözme hızınızı en iyi kontrol edeceğiniz yer denemelerdir. Eğer denemelerde soruları yetiştiremiyorsanız yavaşsınız demektir.(Bu ifadem sen sonuna doğru konuların tamamı işlendiğinde daha önem kazanmaktadır.) Bu hızlandırmamın çok fazla yolu yok, sizde bilirsiniz ki bunu tek yolu konu eksiklerini bilerek bolca soru çözmektir.

6. Eksik olduğunuz konu ile alakalı olarak konuları tespit etmek ve onların üzerine odaklanmak sınavlara hazırlanan öğrenciler için en önemli net arttırma tekniğidir.

7. Bunların yanı sıra nerelerde yanlış yapıldığının ve bu yanlışın neden yapıldığının çabucak kavranması gerekmektedir. Yanlış yapılmasının birkaç sebebi vardır. Bunu maddeler halinde açacak olursak;
a. Konu eksiği
b. İşlem hatası ve dikkatsizlik
c. Okuduğunu iyi anlayamama
d. Konuyu hiç bilmeme
e. Konuyu birbirine karıştırma

Yukarıdaki bu maddeler göz önünde bulundurulduğunda tespit net olarak yapılmış. Teşhis aşaması sonuçlanmış ve tedaviye geçilmiş olacaktır. 

Buradan hareketler konu ise probleminiz konuya odaklanılmalı soru ise bolca soru çözülmesi dikkatsizlik ise dikkati arttırmak için egzersiz yapılmalı yani bolca benzer soru çözülmelidir.

BAŞARIYA İNANÇ.

Öğrencilerimiz kendilerine gerçekçi bir hedef çizerek bu işe iyi bir başlangıç yapmalıdırlar. Bununla başarının yakalanabileceğine inanmalıdırlar.

Bu anlamda belirlenmiş hedefin hayalî(ulaşılması zor) olmamasına dikkat edilmelidir. Belli puan veya bölüm olarak belirlediğimiz hedef mutlaka gerçekleştirilebilinir olmalı sizin ona odaklanmanızı sağlamalıdır.

Bununla birlikte aylar ilerledikçe planlamış olduğumuz hedefe doğru yakınlaştığınızı hissediyorsanız, hedef büyütmesi yapmanızda herhangi bir mahsur yoktur. Hatta hedef büyütülmüş olması, bir isteklendirme unsuru olarak değerlendirilebilirsiniz.

Sınavlara hazırlanan öğrencilere yaptığımız seminerlerde karşılaştığımız bazı öğrenciler “benim planım sınavı ilk 500’e girerek sonuçlandırmak” derler. Bu yüksek hedefler ele alınırken dikkat edilmeli; bu hedef acaba bende yüksek bir stres ve endişeye sebep olabilir mi? sorusu sorulmalıdır. 
Bu noktada söylenecek en güzel tavsiye bir hedef realizasyonudur. Öğrencilerin öncelikli hedefleri, bir derece elde etmekten ziyade; istedikleri meslek ve üniversite veya bölüm olmalıdır. Tüm kariyer danışmanları, bu tavsiyeyi öncelikli olarak dile getirmişlerdir.

Öncelikle net bir şekilde göreceğiniz, çalışma odanızda veya masanızda bir yere sizi motive edecek veya çalışmaya itecek bir mesaj belirlemeli, yazmalı ve asmalısınız. Hatta bazı eğitim psikologları bu mesajı, küçük karton bir kâğıda yazıp öğrencilerin yanlarında taşımalarını tavsiye etmektedir. 
Bu mesajlar ne olabilir. Burada bireysel farklılıklar devreye girebileceği gibi şu mesajlar kullanılabilirsiniz. “Çalışmalıyım, Düzenli çalışmalıyım, Kazanmalıyım, Yılmamalıyım. Başarılı olmalıyım…” şeklinde olabilir. Bu ifadeleri okuduğumuzda sizde bir heyecan oluşturuyorsa doğru ifadeyi belirlemişsiniz demektir.

Bizi Takipte Kalin ;

YGS Sinavindan Sonra, Gunde 3 LYS Denemesiyle fark yaratmak sizin elinizde.

Etkili ve Verimli Ders Çalışmaya Dair

Başarıda Çalışmanın Önemi: Başarılı bir hayat, ‘uyumlu, mutlu ve doyumlu’ yaşanan bir hayattır. Geçmişte başarı için, aynı öneriyi içeren tek bir reçete sunulurdu; Çalışmak, çalışmak ve yine çalışmak veya çok çalışmak. Oysa çağdaş başarı kavramı içinde ‘çok çalışmak’ yerini ‘etkili çalışma’ya bırakmıştır.

‘Etkili çalışmak’ belirlenmiş amaçlar ve saptanmış öncelikler doğrultusunda zamanı programlı olarak kullanmaktır. ‘Etkili çalışma’ programı içinde dinlenmeye, eğlenmeye, aileye, sevdiklerine zaman ayırmaya ve hobilere daima yer vardır.

Başarılı olabilmek için mutlaka amacın açık ve net bir biçimde tanımlanmış olması, kişinin buna inanması ve bu amaca yönelik yıllık, aylık ve haftalık programların düzenlenmesi gerekir. Unutmamak gerekir ki, başarılı insan belirlediği amaçlarına belli bir zaman dilimi içinde ulaşmış olan kişidir.
Öğrenme Nedir?: Öğrenme bilgiyi algılama, hafızaya alma, tekrar geri getirme (hatırlama) ve gerektiğinde kullanma sürecidir. Bir başka açıdan öğrenme; bireylerin zihinsel yapılarında görülen değişmeler olarak da tanımlanabilir. Bu değişimlerin bir kısmı gözlenebilirken bir kısmı da doğrudan gözlenemeyebilir. Öğrenme süreci bireyin aktif olduğu bir süreçtir.
Nasıl Öğreniyoruz? Bilgiyi İşleme Modeline göre öğrenme insan zihninde şu şekilde meydana gelmektedir;
Uyaranlar----->Duyusal Kayıt------>Dikkat----->Algılama----->Kısa süreli hafıza----->düzenli ve aralıklı tekrar----->kodlama-------> uzun süreli hafıza------>deneme(sınama)
------>ÖĞRENME
Aynı şemayı başka bir açıdan incelersek;
Uyaranlar----->Duyusal Kayıt------>Dikkat----->Algılama----->Kısa süreli hafıza------->tekrar yapmama------->kodlama yapmama------->UNUTMA
Öğrenme sürecinde, duyusal kayıt duyu organları vasıtasıyla çevresel uyarıcıları alır. Daha uzun süre depolanması istenen bilgiler kısa süreli hafızaya alınır. Duyusal kayda yüzlerce uyaran gelir. Bu uyaranlar ya unutulacaktır ya tekrar yapılarak kısa süreli hafızada tutulmaya çalışılacaktır yada uzun süreli hafızaya almak için gerekli işlemler yapılacaktır. Eğer dikkat ve ileri düzeyde işleme sağlanmazsa duyusal kayda giren bilgi azalarak kaybolacak, bir süre sonra sanki hiç algılanmamış gibi hissedilecektir. Bu nedenle dikkat, düzenli ve aralıklı tekrar etme, deneyerek yerleştirme gibi süreçler bilgilerin uzun süreli hafızaya yerleşmesini sağlamaktadır.
Uzun Süreli Hafıza Nedir? Yeni gelen bilgilerin eskilerle örgütlenerek saklandığı daimi depodur.
*Ortalama 30 saniye geçtikten sonra hatırlanan her bilgi uzun süreli hafızadan çağrılır.
*Uzun süreli hafızanın kapasitesi sınırsız olarak kabul edilir. Birkaç dakika gibi kısa, bir ömür boyu gibi uzun aralıklarda saklanan bilgileri içerir.
*Uzun süreli hafızadaki bilgiler edilgindir. Yani bir ömür boyu saklanabilir.
*Uzun süreli hafızadaki bilgilerin hatırlanabilmesi için uygun kodlamaların olması gereklidir (şifre,zaman,mekan,sayı vb…hatırlatıcılar).
*Uzun süreli hafıza uzun yıllar bilgiyi fazla değiştirmeden tutabilmektedir.
*Uzun süreli hafızada unutma,bilginin kaybolmasından çok bilgiye ulaşma sorunundan kaynaklanmaktadır. Yani saklama değil geri getirme (hatırlama) sorunu vardır. Uzun süreli hafızadan bilgiyi geri getirmeye çalışmak, kütüphanede kitap aramaya benzetilebilir. Kitap bulunamazsa bu durum kitabın olmadığını değil, yanlış rafta arandığını gösterir.
Hafıza Destekleyicileri: Hafıza destekleyicileri doğal olarak varolmayan çağrışımlar oluşturarak, kodlamaya yardımcı olan stratejilerdir. Bu stratejiler hayal etmeye ve sözel sembollere dayalıdır.
*Loci Yöntemi: Bu yöntemde bazı maddeleri doğru sırasında hatırlayabilmek için çevrenin fiziksel özellikleri ve hayal etme birlikte kullanılır. Örneğin: Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanlarını doğru sırayla hatırlayabilmek için bir evin tüm odaları sırayla hatırlanarak, cumhurbaşkanları ile eşleştirilir. Bu yöntem sırayla hatırlanması gereken tüm listeler için kullanılabilir.
*Kanca Yöntemi: Bu yöntemi kullanabilmek için öncelikle sayılarla ses benzerliği olan sözcüklerden bir isim listesi oluşturulur. Bu liste gerek duyulduğu her zaman kullanılabilir.
Örneğin: Bir-kir, iki-tilki, üç-güç, dört-sert vb… daha sonra saptanan sözcüklerle hatırlanması istenen sözcükler eşleştirilir ve bunlarla ilgili görsel imgeler oluşturulur.
1)İstanbul-----------> Denizi kirli İstanbul
2)Manisa------------>Manisa’da çoktur tilki
3)Ağrı--------------->Çıkması çok güç Ağrı Dağına
4)Afyon------------->Çok serttir Afyon mermeri
*Bağ Yöntemi: Bu yöntem,hatırlanacak sözcükler ile peş peşe gelen görsel imgeler oluşturulması biçiminde uygulanır. Bu imgelerin alışılmamış ve acayip olması hatırlamayı kolaylaştırır. Örneğin: Halı, televizyon, bayrak, tank, karınca ve kuş kelimelerinin sırayla hatırlanması gereksin. Bunun için ilk kelimeyle görsel imge arasında acayip bir ilişki kurulabilir. Okula bu gün uçan bir halıyla geldiğimizi, halının üzerinde televizyon seyrettiğimizi hayal edebiliriz. Televizyonda da bir marş okunuyor ve bayrak görünüyor. Bayrak direkte olması gerekirken tankın üzerinde duruyor. Tank karınca yuvalarını ezerek ilerliyor ve büyük bir kuş tankı yutuyor…
*İlk Harf Yöntemi: Bu yöntem genellikle dizileri hatırlamada kullanılır. Dizideki her kelimenin ilk harfleri kullanılarak anlamlı bir bütün oluşturulmaya çalışılır. Örneğin: güneş sistemindeki gezegenleri sırasıyla hatırlamak için gezegenlerin ilk harflerinden oluşturulmuş bir cümle kurulabilir. Meraklı Veli Dün Mahallede Jiletle Saldırdığı Uğur’u Neredeyse Parçalıyormuş.
Görüldüğü gibi hafıza destekleyicileri hatırlamayı kolaylaştırmada kullanılarak, bilgilerin uzun süreli hafızaya yerleşmesinde etkili rol oynamaktadır.
Hafızayı Güçlendirmede Tekrarın Önemi Büyüktür. Hafızayı güçlendirmek için belirli aralıklarla ve sistemli bir biçimde tekrar yapmak faydalı olacaktır.
Öğrenmenin gerçekleştiği ilk 24 saat, öğrenilenler mutlaka tekrar edilmelidir. Öğrenme sırasında not tutulmuşsa, ilk tekrar notların gözden geçirilmesi şeklinde yapılabilir. İlk 24 saatte yapılan tekrar, öğrenilenlerin ortalama olarak 1 hafta saklanmasına yardımcı olur.
Öğrenmeden sonraki ilk 1 hafta, yapılan çalışmalar öğrenilenlerin tekrar edilmediğinde ilk 1 haftalık zamanda büyük bir bölümünün unutulduğunu göstermektedir. Bu nedenle 1 hafta içinde ikinci bir tekrarın yapılması doğru olacaktır. Bu tekrar öğrenilenlerin ortalama olarak 1 ay saklanmasına yardımcı olacaktır.
Öğrenmeden sonraki 1 ay, bir ay sonunda yapılacak yenileyici bir tekrarla da öğrenilenler uzun süreli hafızaya son derece kuvvetli bir biçimde yerleştirilmiş olacaktır.
UNUTMAYIN!
*İnsan öğrendiğini çok çabuk unutur.
*Başta ve sonda öğrenilenler daha çok hatırda kalır.
*Göze çarpan kelimeler,isimler şekiller daha iyi hatırlanır.
*Canlı tasvirler, değişik, ilginç tanımlamalar daha iyi hatırlanır.
*Uzun bir listeyi öğrenmek yerine, daha küçük parçalara bölerek öğrenmek daha kolaydır.
*Önceden ne kadar çalışılacağı bilinmezse, hatırlama o kadar az olur.
*Yapılacak çalışmadan en iyi verimi alabilmek için çalışma belli aralıklara bölünmelidir (45-60 dk’lık çalışmalar öğrenme alanına göre ideal olabilir). Çünkü, çalışmaya ara vermeden çok uzun süre devam etmek dikkatin ve konsantrasyonun gittikçe azalmasına neden olmaktadır.
*Yazı yazma, ödev hazırlama gibi çalışmalar için çalışma süreleri daha da uzayabilir.
*Her çalışma seansından sonra belli bir dinlenme aralığı olmalıdır.
*Hiç tekrar yapılmadığında, öğrenilenlerin ortalama olarak %80 i unutulur.
*Not tutmak, yazarak çalışmak, öğrenmeye mümkün olduğunca çok duyu organını katmak, düzenli ve aralıklı tekrar yapmak öğrenilenlerin kalıcılığını önemli oranda arttırır.
*Düzenli tekrarlar zaman cetveli üzerinde planlanmalıdır.
*Öğrenme üzerinde en fazla bozucu etki yapan etkenlerin başında; yorgunluk, stres, hastalık, motivasyon eksikliği, umutsuzluk vb. gelmektedir.
*Öğrenme üzerinde en az bozucu etki yapan etkinlik ise uykudur. Bu nedenle uyumadan önce kısa bir tekrar yapmanın önemli yararı olabilir.
*Öğrenme bir amaca yönelik olmalıdır. Öğrenmek için amaçları yada nedenleri belirlemek, öğrenmeye karşı olan isteği de arttıracaktır.
Motivasyon ve Öğrenmeye Karşı Geliştirilen Çeşitli Tutumlar: Öğrenmeye karı istek ve olumlu tutum, motivasyonu arttıran en önemli etkenlerdendir. Araştırmalar öğrencilerin öğrenmeye karşı tutumlarını genel olarak 3 ana başlıkta toplamaktadırlar;
1)Öğrenmeye odaklanma tutumuna sahip bir öğrencide genel olarak;
*Başarılı olamama korkusu yoktur.
*Motivasyonu yüksektir.
*Kendine güvenlidir.
*Planlı çalışma ve çalışma stratejileri geliştirme konularında bilinçlidir.
*Öğrenmeyi ne için gerçekleştirdiğinin farkındadır.Bu onun başarı (geniş anlamda hayat) amaçlarının farkında olmasının bir uzantısıdır.

2)Başarısızlıktan kaçınma tutumuna sahip bir öğrencide genel olarak;
*Başarılı olamama korkusu hakimdir.
*Motivasyonu azdır.
*Başarıya değil genelde başarısızlığa odaklanmıştır.
*Başarısızlığının nedenlerini kendi yeteneklerinde, zeka kapasitesinde veya dersin içeriğinde arar. Bu nedenle öğrenmeyi değil genelde ders geçmeyi ister.
*Anlayarak çalışma yerine kısa süreli veya ezbere çalışmaları tercih eder.
*Öğrenmenin sonuçlarını kontrol etmek amacıyla yapılan sınav gibi uygulamalar gerginliğini arttırır.
3)Başarısızlığı kabul etme tutumuna sahip öğrencide genel olarak;
*Başarısızlığı kaçınılmaz olarak görür.
*Çalışmak için gerekli nedenleri oluşturamamıştır. Bu nedenle düzenli ders çalışmak için çaba sarf etmez.
*Sürekli dışsal desteğe ihtiyaç duyar. Başarılı olmak için kendi başına çaba içine girmez.
*Başarısızlığının nedenlerini araştırmak yerine, bahaneler arayarak sorumluluktan kaçma eğilimi gösterir.
*Ders dışı aktivitelere daha çok zaman ayırır.
Yukarıda ifade edilen 3 tür öğrenci tutumunda bir öğrencinin sürekli olarak aynı grupta kalması söz konusu değildir. Gruplar arasındaki bu geçişler öğrencinin göstereceği çaba ile doğru orantılıdır. Başarısızlığı kabul etme tutumu en tehlikeli tutum olarak görülebilir.Bu tür tutumları değiştirebilmek için neler yapılabileceğine bakılırsa;
Motivasyonun en iyi kaynağı kişinin kendisidir fikrinden hareketle, bir takım motivasyon kaynakları oluşturulabilir. Başarılı olmak, takdir kazanmak, onay almak, sınıf geçmek, mezun olmak, diploma almak, işe kabul edilmek vb. amaçları hayal ederek ve onlara ulaşmayı isteyerek çalışmak motivasyonu arttırabilir.
Her türlü dersin, hayat amaçlarını gerçekleştirmede etkili olduğu unutulmamalıdır.
Ders çalışmanın başarılması gereken bir mesele olarak görülmesi, çalışmanın bitimiyle bu meselenin de çözüleceğinin düşünülmesi çalışma isteğini arttırabilir.
Çalışmaya karşı olumsuz olan düşüncelerin olumluya çevrilmediği sürece, ders çalışmanın çekilmez bir hal alacağı unutulmamalıdır.
Ders çalışmaya, sıkıcı, itici, zor, uğraşılmaz, dayanılmaz, gereksiz vb. bakmak yerine; çalıştıkça hoşlanılan, sonucunda başarıyı getiren, başardıkça çalışma isteğini arttıran, amaçlara yaklaştıran, doyumlu kılan biçiminde bakmak daha yararlıdır.
Bütün bunlara rağmen öğrenmeye karşı olumsuz tutumları değiştirmekte zorlanıyorsanız, üniversitemizin psikolojik danışma ve rehberlik servisinden de destek alabilirsiniz.

NASIL DERS ÇALIŞMALI?
Çalışma yeri belirlenmelidir. Masası, sandalyesi, ışığı, sıcaklığı ile ideal olan gürültüden uzak bir çalışma odası motivasyonu ve dikkati arttırmada ve başarı kazanmada önemli bir rol oynar.
Ders çalışmak için günün en verimli olunan zamanları belirlenmelidir.
Ders çalışırken mutlaka masa başında oturulmalıdır. Çalışma sandalyesi ne çok rahat ne de rahatsız edici olmamalıdır.
Mümkün olduğunca her gün aynı mekanda ders çalışmak, ders çalışmayı kolaylaştırır ve dikkati keskinleştirir.
Yatarak, uzanarak, kaykılarak ders çalışmak dikkati ve konsantrasyonu olumsuz etkileyeceğinden öğrenmeyi engeller.
Çalışma odasında (veya çalışma masasının görüş alanında) bilgisayar, televizyon, telefon, resim, yiyecek vb. dikkati dağıtabilecek unsurlar olmamalıdır.
Çalışma masası sadece ders çalışmak için kullanılmalıdır. Ders dışı faaliyetlerin aynı masada yapılmaması, ders için koşullanmayı olumlu etkilemektedir.
Çalışmaya ara verildiğinde yapılan etkinliklerin en yaygını bilgisayar veya televizyonun başına geçmektir. Fakat bilgisayar veya televizyon, açması çok kolay kapatması çok zor olan aletlerdir. Yapılabilecek şey bilgisayar veya televizyonu oturmadan kullanmak ve seyretmektir.
Ders çalışma zamanlarını belirlerken, kişisel özellikler ve beklentiler (yetenek,önbilgi,beceri,tutum,ihtiyaç,hedefler vb.) dikkate alınmalıdır.
Motivasyonu arttırması bakımından kısa ve uzun vadeli başarı amaçlarının, her zaman görülebilecek bir yerde durması etkili olabilir.
Planlı Çalışılmalı; Başarılı olmak için planlı çalışmak gereklidir. Plan kişiyi belli zamanlarda belli işleri bitirmeye zorlayacaktır. Planlı çalışabilmek için, günlük zaman cetveli hazırlamak ilk adım olmalıdır.
Günlük plan sadece ders çalışmada değil, günlük diğer çalışmaların, dinlenme, eğlenme gibi konuların da neler olabileceği ve bunlara ne kadar zaman ayrılabileceğinin belirlenmesinde etkilidir.
Günlük plan hazırlamak ve bu plana uygun hareket etmek başlarda çok yorucu, zorlayıcı hatta gereksiz gelebilir. Ancak zamanla palanlı hareket etmek alışkanlık haline gelecek, zamanın ne kadar verimli kullanıldığı rahatlıkla gözlenebilecektir.
Plan yapmak sanıldığının aksine çok statik bir uygulama değildir. Günlük veya haftalık plan içinde bazen hesapta olmayan aksamalar ve değişiklikler olabilecektir ve bunlar son derece doğaldır.
Plan hazırlarken amaçlar ve öncelikler iyi belirlenmelidir.
Çalışma Planı Hazırlamada Dikkat Edilecek Ana Noktalar Şunlardır:
İlgiler, yetenekler, ihtiyaçlar ve amaçlar dikkate alınmalıdır.
Derslerle sosyal etkinlikler arasında mantıklı ve dengeli bir ayarlama yapılmalıdır.
Ders programında mutlaka serbest zaman, özel zaman gibi aralıklara yer verilmelidir.
Plan oluştururken geniş kapsamlı, adım adım ulaşılabilecek amaçlar belirlenmelidir.
Mümkün olan ölçüde günün benzer zamanları çalışmaya ayrılmalıdır.
Dinlenme, beslenme gibi temel ihtiyaçlar ihmal edilmemelidir.
Yapılan palana uyma konusunda kararlı olmaya çalışılmalıdır.
Planlar ihtiyaç duyulduğunda geciktirmeden güncellenmelidir.
Etkili Not Alma
Not alma metnin kenarına yada kitabın uygun kısımlarına veya öğretmenin anlattıklarını yeniden organize ederek ayrı bir deftere aktarmak olabilir. Not alabilmek için önemli bilgiyi mutlaka ayırt etmek gereklidir.
Not Tutmanın bir takım avantajları vardır;
Uyanıklık ve dikkat
Derse aktif katılım
Motivasyonda artma
Geribildirim alma (öğrenme düzeyi hakkında fikir edinme)

Derste not alma 3 adımda gerçekleşmektedir

1)
Dersten önce ön hazırlık yapma
2)Dersi dikkatli dinleme ve ders süresince not alma
3)Dersten sonra çalışmak için alınan notlardan yararlanma
Not Almada 3 Noktaya Dikkat Etmek Gerekir

1)
Notlar dersin ana noktalarını ve özetini içermelidir
2)Öğrencinin daha sonra bilgileri hatırlayabilmesi için yeterli ayrıntılara ve örneklere yer vermelidir
3)Notlar dersin örgütlenmesini yansıtmalıdır.
Not Tutmaya İlişkin Öneriler
Söylenen her şey değil, ana noktalar ve onları destekleyen ara cümleler ve örnekler özgün cümlelerle yazılmalıdır.
Her ders için ayrı bir bölüm olmalı tüm derslerin notları bir arada olmamalıdır.
Derste kaçırılan noktalar sonradan mutlaka tamamlanmalıdır.
Dersten kısa bir süre sonra notlar okunmalı, varsa eksikler tamamlanmalıdır.
Anlaşılmayan noktalar için mutlaka notlara uygun işaretlemeler yapılıp öğretmenle paylaşılmalıdır.
Zaman kazanmak açısından kısaltmalar kullanılmalıdır. Dikkat çekmesi bakımından da renkli kalemler kullanılabilir.
Şekil, şema ve tablolar atlanmamalıdır.
Derste alınan notlar çok karmaşık değilse temize çekilmemelidir. Bu, zaman kaybına yol açan gereksiz bir uygulama olabilir.
Derste alınan notlara tarih konulabilir.
Özgün kısaltma ve semboller kullanmak,önemli noktaların altını çizmek, daha sonra çalışırken işleri çok kolaylaştırmaktadır.
Notlarda ana ve alt başlık kullanmaya özen gösterilmelidir.
Derse başlamadan, daha önceki notlara kısaca göz atılmalıdır.

Etkili Dinleme Becerileri
Öğretmen olumlu bir tutum içinde dinlenmelidir.
Aktif dinlemeye çalışılmalıdır (Öğretmenin anlattıklarına ilişkin sorular sorarak veya düşünerek ).
Öğretmenin sözel ve sözel olmayan mesajları dikkate alınmalı, önemli bilgilere işaret eden ipuçları yakalanmaya çalışılmalıdır.
Ders için ön hazırlık yapılmalı, en azından hangi konun ele alınacağına dair fikir sahibi olunmalıdır.
Ders veya ders öğretmenine karşı varsa olumsuz yargılar azaltılmaya çalışılmalıdır.
Yaygın Not Tutma Ve Dinleme Sorunları Ve Çözüm Önerileri
‘Dikkatim dağılıyor ve dersi dinlerken sıkılıyorum.’ Diyorsanız; ön sıralarda oturabilirsiniz. İşlenecek konu hakkında kısa bir ön çalışma yapabilir, sorular oluşturabilirsiniz. Derste dikkatinizi dağıtabilecek faktörleri belirleyerek, önlemler alabilirsiniz.
‘Ders çok hızlı geçiyor ve ben hiçbir konuyu yakalayamıyorum.’ Diyorsanız; o gün işlenecek konu hakkında önceden bilgi sahibi olabilir, ön hazırlık yapabilirsiniz. Kaçırdığınız veya anlamadığınız konuları öğrenmek için kimlerden yardım alabileceğinizi belirleyebilirsiniz. Derslere devam etmede, daha düzenli ve duyarlı olabilirsiniz.
‘Öğretmen terimleri açıklamadan kullanıyor ve çok hızlı konuşuyor.’ Diyorsanız; anlaşılmayan terimleri kaydederek, dersten sonra öğrenmeye çalışabilirsiniz. Uygun kısaltmalar kullanabilirsiniz. Not tutabilir ve bu konuda daha düzenli davranabilirsiniz.

AMACIMIZ, VERDİĞİMİZ BU BİLGİLERİN DERS ÇALIŞMA VE BAŞARILI OLMA KONUSUNDA SİZLERE IŞIK TUTMASINI SAĞLAMAKTIR. ANCAK EĞER SİZ KENDİ YAŞAM AMAÇLARINIZDAN, HEDEFLERİNİZDEN VE ÖNCELİKLERİNİZDEN EMİN DEĞİLSENİZ VE ONLARI NETLEŞTİRMEMİŞSENİZ BAŞARIYA GİDEN YOLDA DAHA YAVAŞ VE KARARSIZ ADIMLAR ATARSINIZ. BU ANLAMDA İŞE, ÖNCELİKLERİNİZİ BELİRLEYEREK BAŞLAYABİLİRSİNİZ. UNUTMAYIN; BAŞARILI OLMAK İÇİN SEÇTİĞİNİZ HER YOLDA ÖĞRENMEYE MUTLAKA İHTİYAÇ DUYACAKSINIZ…
HEDEFLEDİĞİNİZ BÜTÜN BAŞARILARA ULAŞMANIZ DİLEĞİYLE…

Son 1 Ay

HANGİ DERS NASIL ÇALIŞILMALI?

1-TÜRKÇE ve EDEBİYAT NASIL ÇALIŞILMALI?

Türkçe dersini çalışma planınız soruların şeklini ve tarzını ele almakla başlamalıdır. Genelde branş öğretmenlerine sorulduğu zaman karşımıza farklı oranlarda ağırlıklar gelmektedir. Sözcük anlamı, dilbilgisi, paragraf bilgisi ve edebiyat konu başlıkları olarak ele alınabilinir.

Dilbilgisi çalışma ve konularla ilgili ayrıntılı bilgiler bilinmeden soru çözmeye başlamamak en iyi yoldur. Türkçe, dilbilgisi, paragraf ve edebiyat hepsi birbirinin devamıdır. Yorum yeteneği okuduğunu anlama sözel yeteneğin geliştirilmesi ile alakalıdır. Sözel yeteneği geliştirmek için bolca kitap okumak gerekmektedir. Bu güzel alışkanlık sadece sınavlarla alakalı değildir, ömür boyu devam etmesi gereken bir özellik olmalıdır. Bilgi eksikliklerini gidermiş öğrenciler, konu çalışmanın yanı sıra bolca paragraf soruları çözmelidir.

Edebiyat soruları da bilgi esaslı olup öncelikle konuyu çalışmakla alakalı olacaktır. Burada ezber yapmaktan öte, biraz şair, yazar ve türlerle alakalı okumalar yapmanın da faydası olacaktır. Kısa özetler okumak, biyografiler okumak, dönemlerin tarihsel özelliklerini irdelemek daha iyi bir şeklide kavramayı sağlayacaktır.

Çok kitap okumanın veya kitap okumanın tabii ki Türkçe ve edebiyatta iyi netler yapmaya katkı sağlayacağını söylemek mümkündür. Kitap okumak metin okuma ve uzun metinleri daha kolay algılama sonucunu doğurur bunun yanı sıra yorum kabiliyetinin gelişimini sağlar. Burada bir noktaya temas ederek kitap okumayı bitirmek istiyorum. Kitap gece yatarken sadece okunacak bir okuma şekli değildir. O zaman uyku getiren bir araç haline dönüşür. Düzenli kitap okuyanların yatarken de kitap okumalarını tavsiye ediyorum.

Sözün kısası sorular uzun ben bu soruyu yapamam demeden uzun sorular okumaya çalışılmalı ve çözümleri bulunmalıdır.

2-TARİH DERSİ NASIL ÇALIŞILMALI?

Temelde ele alınması gereken yaklaşımı burada da paylaşarak başlamak istiyorum. Konular tam anlamıyla kavranmadan soru çözmeye geçmek çok anlamsızdır. Öncelikle elimizde bulunan kaynaklardan konular iyice bir kavranmalı ve tarihin mantığı olan sıralama anlaşılmalıdır. Bu süreç bilgilerin birbirine karışmasını engelleyecektir. Bununda en önemli yolu mutlaka yazarak çalışmayı uygulamalısınız. Gerekirse haritalardan veya resimlerden yararlanmayı ihmal etmemelisiniz. Görsel malzemeyi kullanmak imkanlar dahilinde değerlendirilmelidir.

Tarih temel kavramlarına karşı bir bilgi doygunluğunun olması gerekir. Kavramlar okumlar veya soru çözümleri esnasında bilinmeden geçilmemeli ve kesinlikle bir kendi tarih sözlüğümüzü oluşturmalıyız. Tarihi kavramlar sözlüğü belki bu kavramların öncelikle yakalanmasıyla ciddi bir yol alınmış olunur. Nedir bunlar; derebeylik, feodalite, reform, Rönesans, sömürgecilik, merkezi otorite, halkçılık… bunu çoğaltabilirsiniz. Bu sizin tarih sözlüğünüz olur. Bu sözlük ne kadar zengin olursa o kadar sonuçları iyi olur veya tarih daha iyi kavranmış olur.
Tarih ezberlemek içinde hafıza tekniklerinden faydalanabilirsiniz. Bunun en iyi yolu yazarak ve yazdıklarınızı günlük hayatta görebileceğiniz yerlere asarak yapabilirsiniz.

Tarih dersi tüm dersler için söyleyebileceğimiz gibi sevildikçe dahi iyi öğrenilecek bir derstir. Dersin geçmiş kavrama geleceği anlama prensibinden hareketle daha önemseneceğini düşünüyorum.

3-COĞRAFYA DERSİ NASIL ÇALIŞILMALI?
Coğrafya dersinden konuyu bilmek önemlidir ama daha önemlisi bu konularla ilgili yorum yapabilmektir. Fiziki çevremizde gerçekleşen olaylara karşı bir merak içinde olmak coğrafya öğrenmeyi daha zevkli hale getirecektir. Burada da görsel malzemeyi önemsiyorum. Bu dersi çalışırken birkaç farklı kaynaktan çalışmayı önemsiyorum. Şekilleri tekrar tekrar ele alıp hem yorum yapmalı hem de yorumlarımızı bir bilenle paylaşmalıyız.
Klasik anlamada konu ile bol bol soru çözmeli, çıkmış soruları mutlaka elden geçirmeli gerçeğini bir ÖSS talebesi için söylenmesini çok gerekli görmüyorum ama yinede söyleyeyim. Konu çalışırken karşımıza çıkan grafik veya şekilleri güzel çizemesek bile, daha iyi anlamak içinde birde sizlerin çizmesini çok gerekli görüyorum. Hazır kaynaklardan okuyup geçme yerine yanında bir deftere not tutmanın faydasına inanıyorum.
Genelde çıkmış sorular incelendiğinde bir önceki yıllara benzer sorular sorulmuştur. Bu anlamda bir önceki yıl mutlaka taranmış olmakla birlikte, soru kaçırmamayı hedefleyen gençler bilmelidir ki; konular öğrenilmeden geçilmemelidir. Tüm konular disiplinli bir şekilde öğretmenlerin gözetiminde takip edilmelidir. Daha çok soru çıkıyor buraya yükleneyim, buradan az çıkıyor burayı bırakayım mantığı doğru değildir. Konular bir bütünlük içinde bilinmelidir.

4-FELSEFE DERSİ NASIL ÇALIŞILMALIDIR?

Felsefe soruları birinci bölümde çıkan daha çok yorum soruları ve ikinci bölümde çıkan daha çok bilgi sorularını ele alarak başlamak daha doğru olur. Felsefe, psikoloji, sosyoloji ve mantık başlıkları altında değerlendirdiğimizde bilgi ve yorum olarak ayırabiliriz. Felsefe grubunun hepsi branşların özelliklerine göre değerlendirilmelidir.

Felsefeden çıkan sorular yorum ağırlıklı bilgi içeriklidir. Psikoloji soruları daha çok bilgi ve yorumdur. Sosyoloji sorularında da bilgi öndedir. Mantık sorusunu cevaplama alanında olan arkadaşlarım bilmelidir ki mantık bilgi demektir, bilmeden yapılması oldukça güçtür. Burada bu dersi dinledikleri öğretmenlerimizi çok iyi takip etmelidirler.

5-MATEMATİK(CEBİR) DERSİ NASIL ÇALIŞILMALI

ÖSS matematiği çalışacak tüm öğrencilere tavsiye edeceğim en önemli nokta ilköğretim ikinci kademe (6.7.8.sınıf) matematiğini iyi bilip bilmedikleridir. Eğer bu konular bilinmeden lise müfredatı çalışılmaya başlanırsa yapı taşları eksik olmuş ve konular iyi öğrenilmemiş ve sorular çözülememiş olur.

Buradan hareketle matematik dersinin öncelikle öğretmenlerden ileri giderek çalışılmasının uygun olmadığı kanaatindeyim. Konular derslerde iyi dinlendikten sonra mutlaka günü gününe tekrar edilmeli ve tekrarlar önemsenmelidir. Farklı tarzlarda konu anlatımlarını görmek için farklı kaynaklardan öğretmenle işlenen konular takip edilmeli ve bolca soru çözülmelidir. Örnek sorulara, çözümlü örnekler takip edilmelidir. Görüntülü yayınlardan faydalanılmalı beklide ders birkaç kez dinlenilebilmelidir.

Önceki yıllarda çıkmış sorular konularına ayrılarak çözülmeli ve kesinlikle işlemediğiniz ve iyice çalışmadığınız konulardan soru çözülmeye çalışamamalıdır. Bu soru çözümleri esnasında sorular çözülemediği için zaten matematik korkumuz var artık uğraş dur. Bu anlamda yanlış uygulanan plan matematikten hepten uzaklaşılmış olunur.

Bununla birlikte farklı periyotlarda bazen ayda bir bazen haftada veya on beş günde bir geriye dönük ara ara tekrarlar yapılmalı ve sonuçları daha iyi hale getirmek için bolca tekrar soru çözülmelidir.
Matematikle ilgili problemleri olanlar birkaç sınıfta değerlendirmek mümkündür.

a) Konuları anlayamıyorum, işlem hataları yapıyorum.Matematiğin temel kavramlarını bilemeyen öğrencilerin matematikte konuları iyi öğrenmeleri ve yeni konu öğrenmeleri oldukça zordur. Matematikçilere bu konulara nedir diye sorduğunuzda karşınıza çıkacak cevaplar aşağıdaki gibidir. Rasyonel sayılar ve işlemler, üslü ve köklü sayılar, çarpanlara ayırma ve özdeşlikler.

b) İyi işlem yeteneğim var, fakat konu eksiklerim var.
İyi işlem yeteneği olan öğrencilerimiz şunu bilmelidirler. Bu yetenekleriyle rahatlıkla yeni konu öğrenebilirler konulara korkmadan çekinmeden yaklaşmalı ve anlamaya çalışmalıdırlar. Önce hiç bilmediğiniz konulardan başlamak yerine, az bildiği konuları biliyor hale gelmek gerekecektir. O konu ile ilgili artık bu konuyu az biliyorum demeden biliyorum demelerini sağlamak gerekecektir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki önce eksiklerimizi giderelim sonra yeni konuları öğrenmeye çalıalım.

c) Konuları iyi biliyorum fakat işlem hatalarım çok.Konuları biliyor olmanız matematiğe karşı bir yeteneğinizin var olduğunu gösterir. İşlem hatalarını gidermenin en güzel çözümü bolca soru çözmektir. Ne kadar farklı kaynaktan soru çözerseniz o kadar çok soru çeşidi görmüş olursunuz ve artık daha az işlem hatası yaparsınız.

d) İşlem ve konularla alakalı problemim yok ancak çok yanlışım çıkıyor.Soru çözmekte acele etmeyin soruyu çözmeye başlamadan önce mutlaka anlamaya çalışın ve soru çözerken dikkatinizi toplamaya çalışın ve soru çözme işini önemseyin. Nasıl olsa yaparım diye bakmayın. Dağınık çalışma yerine daha disiplinli bir çalışma sistematiği belirleyin ve mutlaka ona uymaya çalışın.

e) Matematiğim iyi ve geliştirmek istiyorum.Daha fazla matematiğinizi geliştirmenin yolu farklı kaynakları taramak ve branş öğretmenlerinden matematik adına kendini geliştirmek için tavsiye alınız. Belki TÜBİTAK sorularına bakabilirsiniz.
6-GEOMETRİ DERSİ NASIL ÇALIŞILMALI?
Burada matematik için söylediklerimi tekrar dile getiriyor ve diyorum ki, geçmiş konular iyi öğrenilmeden kesinlikle yeni konular çalışılmaya başlanmamalıdır. Bu eksiklikler giderilmek için hemen bir ilköğretim LGS-OKS şimdi adıyla SBS sınavına hazırlık kitapları bir ay gibi kısa bir sürede defter tutarak bitirilmelidir. Bu işlem tamamlandıktan hemen sonra yeni konulara dersin öğretmeniyle eş zamanlı olarak çalışılmalı ve bu esnada farklı kaynaklardan sorular çözülmelidir.

Farklı kaynaklardan örnek soru çözümleri dikkatli bir şekilde incelenmeli ve çözüm yolları incelenmelidir. Bazen rakamlar değiştirilerek öğrencilerin hazırlayacağı geometri soruları olmalı ve çözümleri tekrar tekrar yapılmalıdır.
Geometri birazda görmek demektir, farklı açılardan bakabilmek demektir. Bu farklı bakış açısını kazanabilmek için ayni konudan birçok soru çözmekle de kazanılır. Formülleri ezberleme yerine benzer sorularla farklı bakış açıları kazanmaya gayret edilmelidir. Konuların işleniş sırasına dikkat edilmeli önden giderek veya konu atlanarak çalışılmamalıdır. Çünkü geometride konulara birbiriyle çok alakalıdır. Burada çıkmış sorulara bakmayı hatırlatmak yanlış olmasa gerek. Bundan sonrada geometriden korkmamak demektir.

Eğer öğrencilerimiz mühendislik alanlarını okumak istiyorlarsa özellikle doğadaki ve çevrelerindeki nesnelere birer geometrik şekiller olarak bakabilmeli ve geometri çözümünü onun çerçevesinde de değerlendirilebilmelidir. Hayatla iç içe girmiş bir geometri mutlaka konuların daha iyi anlaşılmasına cevap verecektir.
7-FİZİK DERSİ NASIL ÇALIŞILMALIDIR?
Fizik dersi ilköğretim fen bilgisi dersinin iyi kavranmasıyla alakalıdır. Eğer konular ve kavramlar ilköğretimde iyi kavranmışsa mutlaka yeni lise konularını çalışırken hiçbir sıkıntı çekilmeyecektir.

Lise müfredatının devamlılığı da esas alınarak yazları bilgiler unutulmamaya çalışılmalıdır. Fizik dersindeki kuralları, formülleri ezberlemek yerine mantıklarını kavramaya çalışmak daha anlamlı bir yoldur. Konular gerçek hayata dair örneklerle birlikte kavranmaya çalışılırsa ve dersin öğretmeninden mutlaka öncelikle öğrenmeye çalışılırsa çözüm yoluna girilmiştir demektir.

Fizikle ilgili geniş konu dağılımı ve konular arasındaki ilişkide göz önünde tutularak konular atlanarak öğrenilmeye çalışılmamalıdır. Mutlaka not alarak defter tutarak ve farklı kaynaklardan çözerek çalışılmalıdır.

Fizik dersinin öğreniminde görselliğin önemini vurgulamak istiyorum. Bunun en güzel yolu deneylerin anlaşılmasıdır. Deneyler mümkünse laboratuar ortamında veya bilgisayar ortamında incelenmelidir. Bu imkanlar için artık internet kullanımı çok kolay bir şekilde öğrencilerin kullanımındadır. Bunları yaparken her ders gibi fiziğinde sevilmesi çok önemlidir.

Soruların cevaplarında benzerliklerin çok olduğu, çeldiricilerle yanılma ihtimalinin fazla olduğu fizik dersi soruları mutlaka bol soru çözülerek aşılması gereken bir durumdur. Bununla birlikte fizik sorularında geometri gibi yorum ve görme kabiliyetinin gelişmesi gereken bir derstir. Bunun yanı sıra tabiatta soruların gerçeklerini görebilmeyi önemsemeli ve öğrenme gayretini bu şekilde beslemelidir. Bu arada yine geçmiş yıllardaki sorular mutlaka sınavların öncesinde ele alınmalı ve ayrıntılı bir şekilde çözülmelidir.

8-KİMYA DERSİ NASIL ÇALIŞILMALI?
Kimya dersinde konu bilgisi birazda ezber bilgisiyle alakalıdır. Temel kimya kavramları semboller kısaltmalar öncelikli olarak kavranmalı, gerekirse ezberlemek için hafıza teknikleri kullanılmalıdır. Buradan hareketle ilköğretime yine atıfta bulunacağım, kimya öğrenmekte zorluk çeken tüm öğrencilerin, eski bilgilerinin ne kadar kavrandığını bilmeleri gerekmektedir.

Eski konuların iyi kavranması için yine defter tutma ve not alarak çalışmayı öneriyorum. Belki burada daha farklı olarak bir öğretmenden veya kimyayı iyi bilen arkadaşınızdan yardım isteyebilirsiniz. Konular arasında bağ kimya içinde geçerlidir. Semboller, konulara, formüller unutulursa kesinlikle öğrenme tamamlanmamış olur.

Çözümlü sorulara, farklı kaynaklar ve çıkmış soruların ele alınması kimya dersi içinde geçerlidir. Ayrıca kimyada biraz ezber yapmanın, birazı birazda abartmanın hiçbir mahsuru yoktur. Konu bilgisinin tam oturaklaşması ile birlikte ver elini soru bankaları denebilir. Yoksa konular halledilmeden soru çözülmeye çalışılıyorsa bolca yanlış çıkma ihtimali oluşacak ve ben zaten kimyadan anlamıyorum denilerek ders çalışma işi yavaşlatılabilecektir.

9-BİYOLOJİ DERSİ NASIL ÇALIŞILMALI?
Gerçek yaşamda hayatın parçası olan biyoloji çalışmayı zevkli hale getireceğimiz bir derstir. İlköğretimde ve alt sınıflarda konu eksiklerimiz iyi halledilmişse yeni konu öğrenmek daha zevkli hale gelecektir. Hayatı anlamak ve kavramak için biyoloji öğrenmesi gereklidir. Hele de sağlık sektöründe görev alacak veya biyoloji ve dallarında okuyacak tüm öğrencilerin biyoloji dersine bakışları hayatın önemli bir kesiti olarak olmalıdır.

Kavramlar, yeni canlı alt yapıları ve ayrıntılar biyoloji dersi çalışanların karşılaşacağı önemli bir durumdur. Biyoloji çalışanlar için gelin dokunarak laboratuar ortamında bir daha canlıları öğrenelim demeli ve görsel malzemeler fazlasıyla kullanılmalıdır.

Konular içerisindeki bütünlük göz ardı edilmemesi gereken bir gerçektir. Biyoloji mantıkla bilginin iç içe girdiği derslerden biridir. Biyoloji fen çözenlerin ortalamasının düşük olduğu branştan olmasının sebebi, biyolojiyi birazda sözel bir dersmiş gibi algılanmasıdır.

Biyolojiye ezberle geç demek doğru değildir. Ezberlense bile konunun pekişmesi için mutlaka çok soru çözmeli, çıkmış sorular taranmalı ve farklı kaynaklardan yararlanarak çalışılmalıdır.

Çok ayrıntı olduğu unutulmamalıdır. Ayrıntıların kaçmaması içinde ders çalışırken karşılaşılan şekiller öğrenciler tarafından da çizilmeli sözün kısası çizerek, yazarak çalışılmalıdır. Tüm branşlar için genel bir yaklaşım.” Söz uçar yazı kalır.”

10-YDS’YE HAZIRLANANLAR İÇİN YABANCI DİL ÇALIŞMA PRENSİPLERİ
Dilden hazırlanmayı tercih etmek son sınıfa bırakılacak bir alan tercihi değildir. Çok önceleri dile karşı yeteneğinizin tespit edilip yatırım yapılması gerekecektir.

Ne sadece gramer ne sadece çeviri nede sadece paragraf, yabancı dile bir hayat tercihi olarak bakılmalıdır. Yabancı dil sadece sınav için öğrenilecek bir branş değildir. Dil öğrenmeyi tercih etmek bir akademik kariyer sürecinin küçük bir başlangıcıdır. Bir dil öğrenmek ömür boyu sürecek bir süreçtir.

İşin felsefi kısmını geçtikten sonra iyi bir temel sonrasında sürekli çalışma gerekecektir. Türk gibi yabancı dil konuşma yazma ve okuma yapmak yerine o dile uygun düşünce kalıplarını da kavramakla alakalıdır.

Dil öğrenmeye sadece YDS de çıkacak 100 soru olarak bakmanın yanlışlığını dile getirdikten sonra kelime hazinesi zenginliği okuduğunu iyi anlamaya çalışma zamanın büyük bir kısmını yabancı dile ayırmakla alakalıdır.
Konuları iyi kavramak ve ÖSYM’nin soru sorma tarzına uygun soru çözebilmekte dili bilmekten faklıdır, onu da eklemiş olalım. Bu konuyu halletmenin yolda son 10 yılın tüm sorularını ezbere bilmek soru tarzını yakalamak zorundasınız.

Bu soru tarzını yakalamış kaynaklarını ve benzer soruların mutlaka kavranması ve çokça benzer soru açıklamalı soru çözümü yapılmalıdır.

Programlı disiplinli çalışmayı bir öğrenci hayatının gayesi haline getirir ve yazları unutma ihtimalini göz önünde tutarak mutlaka işlediği derlerin defterlerini atmaz ve kendi kendine ders çalışabilmeyi önemser. Sonrada sınav gelip çattığında sadece son yıl çalışarak kendini zora sokmaz ve aza razı olmaz.

Burada ders çalışma tekniklerinden bahsederken şu anlaşılmamalı. Bu söylenenler herkes için genel geçer doğrular değildir. Bunlar genel açılımlardır. Bu açılımları kendinizi tanıyarak uygulama stratejisi üretebilirsiniz. Bu ders çalışma teknikleri veya hangi ders nasıl çalışılır bir talebin karşılanması gayretidir. Branş öğretmenlerinizin kanaatlerini de bu dediklerimin yanı ekler ve çalışmak, çalışmak ama çok çalışmak, kesintisiz çalışmayı da eklemek isterim.